Yetkilendirme Sözleşmesi Yapılmadığında Karşılaşılabilecek Sorunlar
Gayrimenkul alım satımı ve kiralama süreçlerinde yetkilendirme sözleşmesi, hem emlak danışmanını hem de mülk sahibini koruyan temel bir belgedir. Ancak uygulamada birçok emlak işlemi, herhangi bir yazılı sözleşme yapılmadan yürütülmektedir. Bu durum kısa vadede pratik görünse de, uzun vadede ciddi hukuki ve ticari sorunlara yol açabilir.
1. Yetkinin Belirsizliği ve Güven Sorunu
Yetkilendirme sözleşmesi yapılmadığında, emlak danışmanının işlemdeki rolü netleşmez.
- Mülk sahibi, birden fazla danışmana aynı gayrimenkulü gösterebilir.
- Danışman, portföyün başka kişiler tarafından da pazarlanması nedeniyle müşteri güvenini kaybedebilir.
- Taraflar arasında sözlü anlaşmalara dayalı ilişkiler, “söz verdim ama kanıtlayamıyorum” noktasına gelir.
Bu belirsizlik, hem iş ilişkilerinde güven zedelenmesine hem de sektör itibarının zayıflamasına neden olur.
2. Komisyon Ücretlerinde Anlaşmazlıklar
Sözleşme yapılmadığında en sık karşılaşılan sorunlardan biri komisyon ücretinin ödenmemesidir.
- Mülk satıldığında veya kiralandığında, danışman emeğini ortaya koymasına rağmen hizmet bedelini talep edemez.
- Yazılı sözleşme olmadığı için “kim aracılık etti?” sorusu yargı önünde ispatlanamaz hale gelir.
- Bu durum, danışmanlar açısından hem gelir kaybına hem de hukuki süreçlerin uzamasına neden olur.
Dolayısıyla, yetkilendirme sözleşmesi sadece bir belge değil; danışmanın emeğinin hukuken korunmasını sağlayan bir araçtır.
3. Taraflar Arasında Uyuşmazlık ve Dava Riski
Emlak danışmanlığı faaliyeti, doğası gereği yüksek parasal değerlerin döndüğü bir alandır. Yazılı bir sözleşme olmadığında:
- Mülk sahibi ve danışman arasında “kim hangi yükümlülüğü üstlendi?” sorusu tartışma konusu olur.
- Sözlü anlaşmaların farklı yorumlanması nedeniyle mahkemeye taşınan uyuşmazlıklar ortaya çıkar.
- Dava süreçlerinde delil yetersizliği sebebiyle taraflardan biri ciddi maddi kayıplar yaşayabilir.
Yetkilendirme sözleşmesi, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça belirleyerek bu tür riskleri ortadan kaldırır.
4. Taşınmaz Ticareti Yönetmeliğine Aykırılık
Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik, emlak işletmelerinin her işlemde yazılı yetkilendirme sözleşmesi düzenlemesini zorunlu kılar.
Yönetmeliğe göre bu sözleşmede;
- Tarafların kimlik bilgileri,
- Taşınmazın nitelikleri,
- Hizmet kapsamı,
- Komisyon oranı,
- Sözleşmenin süresi
gibi bilgiler yer almalıdır.
Bu zorunluluk yerine getirilmediğinde, işletmeler idari para cezası ile karşılaşabilir. Ayrıca, yetkisiz şekilde aracılık faaliyetinde bulunmak ruhsat iptali riskini de doğurur.
5. Mülk Sahibinin Hak Kaybı
Yalnızca emlak danışmanı değil, mülk sahibi de sözleşme yapılmadığında zarar görebilir.
- Sözleşme olmadığında, danışmanın yükümlülükleri belirsiz kalır ve mülk yanlış fiyatlandırılabilir.
- Bilgilerin gizliliği konusunda yazılı güvence bulunmadığı için kişisel ve mülkiyet bilgileri kötüye kullanılabilir.
- Ayrıca, mülk sahibi satış veya kiralama sürecinde kontrolünü kaybedebilir.
Bu nedenle, yetkilendirme sözleşmesi mülk sahibine de işlem üzerinde yasal bir kontrol ve güven sağlar.
6. Sektörel Güvenilirliğin Zedelenmesi
Gayrimenkul sektörü, güvene dayalı bir iş alanıdır. Sözleşmesiz işlemler:
- Emlak danışmanlarının profesyonel imajına zarar verir.
- Müşteriler nezdinde “emlakçılara güven olmaz” algısını güçlendirir.
- Uzun vadede sektörde kayıt dışı faaliyetlerin artmasına neden olur.
Yazılı sözleşme ise, danışmanlık mesleğini kurumsallaştırır ve sektörün itibarını güçlendirir.
Sonuç
Gayrimenkul sektöründe yetkilendirme sözleşmesi yapmak, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda profesyonelliğin göstergesidir.
Bu sözleşme sayesinde:
- Tarafların hakları güvence altına alınır,
- Komisyon ve hizmet kapsamı netleşir,
- Uyuşmazlıklar önlenir,
- Denetimlerde yasal uyum sağlanır.
Emlak danışmanları ve mülk sahipleri, uzun vadeli iş ilişkilerinde güven tesis etmek istiyorsa, her işlemde yazılı bir yetkilendirme sözleşmesi düzenlemeyi ihmal etmemelidir.